#37 Özgürlük Araştırmaları Derneği - Siyasi Partilerde Reform
Siyasi partilerde nasıl bir reform yapılmalı?
Merhaba,
Rapor Bülteni olarak her sayıda saygın kurumlar hazırlanan bir raporu inceliyor ve notlarımızı okuyucularımızla paylaşıyoruz.
37. sayımızda ise Özgürlük Araştırmaları Derneği tarafından hazırlanan "Siyasi Partilerde Reform" adlı raporu inceledik.
Nasıl bir siyasi partiler kanunu yapılmalı? Partiler ne kadar devletleşmeli ne kadar topluma ait kalmalı? Siyasi parti kanunlarının kapsamı ne olmalı ne olmamalı? Rapor, bu sorulara odaklanıyor.
Hazırsan başlayalım. Okuma süresi yalnızca 6 dakika.
I.Kavramsal Çerçeve
Kayırmacılık, Siyasi Partiler Kanunu (SPK), GRECO.
Kayırmacılık: Adil olmayan şekilde yapılan ayrımcılık. Kayrılan, karar verici durumunda olanların akrabası ise kayırmacılık nepotizm, eş-dost çevresinden ise kronizm adını alıyor.
Siyasi Partiler Kanunu (SPK): 1983 yılında çıkan ve siyasi partilerle ilgili esasları düzenleyen kanun. 1982 darbe anayasası kapsamında yürürlüğe girdiği için çeşitli eleştiriler alsa da günümüze dek kanun maddesinde etraflı bir değişiklik gerçekleştirilmediği görülüyor.
GRECO (Group of States Against Corruption): Açılımı "Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu" olan ve Avrupa Konseyi bünyesinde yer alan Fransa merkezli izleme organı.
II. Araştırmacı Kurum
Özgürlük Araştırmaları Derneği (ÖAD).
2014 yılında bir grup akademisyen, iş adamı, gazeteci ve hukukçu tarafından kurulan dernekte özgürlükçü ve bilimsel bir yaklaşımla kamu politikaları araştırmaları yapılması amaçlanıyor. 2021 yılında öne çıkan çalışmalardan bazıları; Türkiye’de Medya Sahipliği ve Basın Özgürlüğü, Kamu Personel Rejimi Reform Önerileri, Türkiye'de Hukuk Devleti ve Demokrasi İzleme Projesi.
III. Araştırmanın Metodolojisi
4 aşamalı sorun ve öneri analizi.
Türkiye’de siyasi partiler kanununa yönelik reform önerileri getirmek için hazırlanan bu raporda sorunlar ve öneriler dört başlık altında toplanıyor;
Partilerin Programı,
Partilerin Örgütlenme Yapıları,
Partilerdeki Kayırmacılık Sorunu,
Partilerin Mali Denetimi.
IV. Bulgular
Rapor bize ne söylüyor?
Siyasi Partiler Kanununun (SPK) partiler üzerindeki kısıtlayıcılığı.
Raporda en geniş yer tutan eleştiri SPK'da yer alan "Partilerin Kapatılma Gerekçeleri" maddesine yönelik. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bu maddelere dayandırılarak kapatılan siyasi parti sayısı, Avrupa demokrasilerine göre oldukça fazla. (II. Dünya Savaşı sonrasında siyasi gerekçelerle yasaklanan parti sayısı tüm Avrupa genelinde 36 iken sadece Türkiye’de bu sayı 16).
Raporda Türkiye’deki partilerin çoğunun devletin bölünmez ulusal ve toprak bütünlüğünü veya laik karakterini koruyan anayasal hükümlerin ihlal edildiği iddiasıyla kapatıldığı belirtiliyor.
Türkiye; İspanya ve Ukrayna ile birlikte siyasi partileri kimlik ve program kategorisinde en çok kısıtlayan üç ülkeden biri. Bu iki ülkenin parti kapatma sayıları sırasıyla altı ve dört, yani Türkiye’deki sayının epey altında.
AK Parti döneminde parti kapatma davalarının sayısında önemli bir düşüş yaşanıyor.
Türkiye'de kayırmacılık sorunu.
Lider hâkimiyeti ve kayırmacılık sorunu, partilerin toplumla bütünleşmesinin önüne geçiyor. Raporda Türkiyede görülen liderlik oligarşisi nedeniyle parti içi demokrasinin hiçbir zaman gelişemediği, Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile bu durumun daha da pekiştiği vurgulanıyor.
Partilerde aday belirleme süreçleri partilerin üst yönetim kadrolarının çıkarları doğrultusunda şekilleniyor.
Kayırmacılık kavramının toplumda bir şekilde kabullenilmiş bir norm olması da parti içi atamaların liyakate göre değil, sadakate göre yapılması durumunu pekiştiriyor.
Partilerin mali denetimi yeterince şeffaf mı?
Raporda, partilerin finansal kaynaklarının, harcamalarının ve denetiminin şeffaflıktan son derece uzak olduğu ifade ediliyor.
SPK’da parti finansmanına ait düzenleme yapan madde sayısının az olması çeşitli sorunlar doğuruyor.
Maddi yardımların merkezde yoğunlaşması, maddi yardımları sadece %3 üzerinde oy alan partilerin alabilmesi, partilere yapılan “görülmeyen bağışlar” ve partilerin ticari kuruluşlarla ilişkisi. Bu sorunlardan bazıları.
Gelelim partilerin örgütlenme yapılarına.
Raporda, siyasi partilerin örgütlenme yapılarının kanunlarla belirlenmesinin örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiği, bu nedenle tartışmalı bir durum olduğu ifade ediliyor.
Partilerin iç işleyişlerine getirilen hiyerarşik modeller partiler içi demokrasiyi olumsuz etkiliyor. Merkez, il veya ilçe düzeyinde parti başkanlarının belirlenmesini SPK tek tip yollarla düzenliyor.
Peki ya çözüm? Raporda yer alan öneriler.
Raporda SPK’nın, partilerin ideoloji ve programlarını düzenleyen tüm maddelerden arındırılması gerektiği vurgulanıyor.
Siyasi partilerin iç düzenlemelerine ve davranışlarına getirilen yasal kısıtlamalar gevşetilmeli.
SPK’da partilerin mali finansmanını düzenleyen madde sayısı artırılmalı. SPK’nın hazine yardımı ile ilgili maddelerinin hem parti içi demokrasiyi hem de zayıf partilerin varlığını sürdürmesini teşvik edecek şekilde yeniden düzenlenmesi öneriliyor.
Yönetici ve aday belirleme süreçlerinde, partilerin örgütsel özgürlüğünün önüne geçmeyecek biçimde yeni düzenlemeler yapılmalı. SPK’ya cinsiyet eşitliği, katılımcı demokrasi ve liyakat ilkelerini garanti edecek maddeler eklenmeli.
Parti gelirleri arasında büyük yolsuzluklara sebebiyet veren "görülmeyen bağışları" görünür kılacak SPK düzenlemeleri yapılmalı.
Anayasa Mahkemesince partilere uygulanan mali denetimin kapsamı genişletilmeli. Bu noktada GRECO’nun 2021’de Türkiye’ye sunduğu tavsiyelerin yerine getirilmesi ve kanunlaştırılması gerektiği vurgulanıyor.
V. Bir Film.
Nasipse Adayız.
Yönetmen, oyuncu ve senarist Ercan Kesal'ın ilk uzun metraj filmi. "Nasipse Adayız", 2000'li yılların başında CHP'den Beyoğlu Belediye Başkanlığına aday adayı olan Kesal'ın kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı romanın uyarlaması.
Filmde Doktor Kemal Güner’in seçim ajandasından bir kesite eşlik ediyoruz. Ücretsiz sağlık taramaları, kahvelerde dağıtılan check-up kuponları, düğün salonlarında yapılan tanıtım toplantıları, hemşehricilik, çekilen tonla halay ve ağız kokusu… Muzip bir film olan Nasipse Adayız, günümüz siyasetine dair oldukça gerçekçi bir hat izliyor.
VI. Gelecek Sayıda
Gelecek sayıda World İnequality Lab tarafından hazırlanan 2022 Dünya Eşitsizlik Raporu'nu inceleyeceğiz.
Bülteni sevdiysen şayet abone olmayı ve arkadaşlarına tavsiye unutma.
Link burada.
Rapora ilişkin geri bildirim vermek veya incelememizi istediğin bir rapor olursa bize yazmaya çekinme: 📩 raporbulteni@gmail.com
Gelecek sayıda görüşmek dileğiyle.
Hoşça bak zâtına.